Kanser, kadınlarda en yaygın üç ölüm nedeninden biri.
Uluslararası tıp dergisi Lancet’de yayımlanan bir rapora göre, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılık, kadınların kanser risklerinden kaçınma fırsatlarını azaltıyor ve zamanında teşhis ve kaliteli bakım almalarını engelliyor.
İngiliz Guardian gazetesinin yer verdiği rapor, 185 ülkede kadınları ve kanseri inceliyor ve toplumdaki eşitsiz güç dinamiklerinin kadınların kanseri önleme ve tedavi deneyimleri üzerinde “olumsuz etkileri” olduğunu ortaya koyuyor.
Araştırma, kanser ölümlerinde akciğer ve kolorektal (kalın bağırsağın kolon ve rektum kısımları) kanser ilk üçte yer almasına rağmen, meme ve rahim ağzı gibi “kadın kanserlerine” odaklandı.
Rapora göre, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri kadınların kanser araştırmaları, uygulama ve politika oluşturma alanlarında lider olarak mesleki ilerlemelerini de engelliyor ve bu da kadın merkezli kanser önleme ve bakımındaki eksikliklerin sürmesine neden oluyor.
Raporu hazırlayan Lancet Komisyonu, cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak için kanser tedavisinde yeni bir feminist yaklaşım çağrısında bulunuyor.
Komisyondan Dr. Ophira Ginsburg, “Ataerkil toplumun kadınların kanser deneyimleri üzerindeki etkisi büyük ölçüde göz ardı ediliyor” diyor ve ekliyor.
“Dünyada, kadın sağlığı genellikle üreme ve anne sağlığına odaklanıyor; bu, kadınların toplumdaki değer ve rollerine ilişkin dar anti-feminist tanımlarla uyumlu, kanser temsiliyeti ise yetersiz.”
“Komisyonumuz, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin kadınların kanserle ilgili deneyimlerini önemli ölçüde etkilediğini vurguluyor. Bunu ele almak için kanserin kadın sağlığında öncelikli bir konu olarak görülmesi ve kansere feminist bir yaklaşımın derhal uygulamaya konması çağrısında bulunuyoruz.”
Lancet Global Health (Küresel Sağlık) dergisinde yayınlanan başka bir çalışma, 2020 yılında 70 yaşın altındaki kadınlarda kanser nedenli 1,5 milyon erken ölümün, temel risk faktörlerine maruz kalmanın ortadan kaldırılması veya erken teşhis yoluyla önlenebileceğini öne sürüyor.
30 ila 69 yaş arasındaki kadınlar arasında kanserden kaynaklanan erken ölümleri analiz eden araştırma, tüm kadınların optimal kanser bakımına erişimi halinde her yıl 800 bin hayatın kurtarılabileceğini ortaya koyuyor.
“Kanser yükü yeterince bilinmiyor”
2020’de her yaştan yaklaşık 1,3 milyon kadın, kanser için başlıca dört risk faktörü olan tütün, alkol, obezite ve enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybetti. Ancak rapora göre, bu dört risk faktörünün kadınlarda neden olduğu kanser yükü yeterince bilinmiyor.
Komisyondan Dr. Isabelle Soerjomataram’a göre, “Kadınlarda kanserle ilgili tartışmalar genellikle meme ve rahim ağzı kanseri gibi ‘kadın kanserlerine’ odaklanıyor. Ancak her yıl 70 yaşın altındaki yaklaşık 300 bin kadın akciğer kanserinden ve 160 bin kadın da kolorektal kanserden ölüyor. Bu rakamlar küresel olarak kadınlar arasında kanserden ölümlerin ilk üç nedeninden ikisi.”
2020 yılında 50 yaşın altında kanser teşhisi konulan 3 milyon yetişkinin üçte ikisi kadındı.
Komisyondan Dr. Verna Vanderpuye, “Kanser kadınlarda önde gelen bir ölüm nedeni. Burada kadınlara özgü önemli faktörler var; bunları feminist bir yaklaşımla ele alarak kanserin herkes için etkisini azaltacağımıza inanıyoruz” diyor.
Komisyon, bu alanda toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin ortadan kaldırılması için şu tavsiyelerde bulunuyor:
- Cinsiyet ve toplumsal cinsiyet konusu kanserle ilgili tüm politika ve kılavuzlara dahil edilmeli
- Kadınların kanser risk faktörleri ve semptomları konusunda farkındalığını artırmayı hedefleyen stratejiler belirlenmeli
- Kanserin erken teşhisi ve tedavisine eşit erişimin sağlanması
Ulusal Kanser Enstitüsü Direktörü Dr. Monica Bertagnolli, “Kadınlar için iyileştirilmiş sonuçlar hane halkları ve toplum için faydaya dönüşür” dedi.