Başlıkta “hıyar” dediğim için kusura bakmayın. Dün manavdan alışveriş yaparken her zamanki gibi gayet kibar, “salatalık kaça” diye sordum. Manav “175 TL” dedi. Kendimi af buyurun o anda “hıyar” gibi hissettiğim için başlık da böyle geldi.
Bu nadide meyve (Google’da baktım meğer sebze değilmiş) Erdoğan Türkiyesi için mükemmel bir kriter. Hıyara bak halini gör!
Tam da Sevgililer Günü’nde.. Gül yerine hıyardan söz etmek tuhaf kaçtı, biliyorum. Ama Sevgililer Günü önerilerinden içiniz bayılmıştır diye düşündüm.
Üstelik belki “hıyar” metafor mu gerçek mi diye meraklandırıp dikkatinizi çekebilirdim de okurdunuz. Zira tecrübeyle sabittir, her devirde herkes ekonomiden şikayet eder. Ama ekonomi programları en az izlenenler kategorisindedir. Gazetelerin ekonomi sayfaları okunmak değil ilan almak içindir.
Siyaset Meydanı programında birkaç kez -üstelik kriz süreçlerinde- “ekonomi konuşalım” demiş.. Sonra dersimizi alıp oturmuştuk.
Doğrusu derse, tecrübeye de gerek yok artık. Bir memleketin haline / ekonomisine bakın bir Erdoğan’ın oyuna. Her şey apaçık ortada.
Bu ülkenin insanı aklı devreden çıkarmış.
Elindeki cep telefonu ile hakkındaki her türlü bilgiye erişilebileceğinin.. Dahası dijital algoritma ile nelerden hoşlandığı anında keşfedilip “önüne yepyeni seçenekler çıkartıldığının” farkında değil. Bill Gates’in beynimize çip yerleştireceğinden korkuyor.
Dün Sisi’den nefret ederken kendisini birden “fena adam da değil ya” derken buluyor. Sisi’nin geçen yıl tam da Ankara’ya geleceği gün Rusya’ya neredeyse turistik geziye gittiğini zaten bilmiyor ya da unutuyor. Reis’in onun ayağına gitmesini “diplomatik zafer” diye alkışlıyor.
Akıl önemli. Akıl olmayınca Dolar, Euro, enflasyon, akaryakıt rekor üstüne rekor kırıyor. Hıyarın kilosu memleketin en büyük parasıyla alınabilir oluyor.
Ahali de dua ve şükür ile yoksulluğun en dibine yürümeye devam ediyor.
*. *. *
Yoksullar demişken.. Cehennemin onlar için icat edildiğini söylüyor araştırmacılar.
Şöyle: Pagan dönemde “öteki dünya” bu dünyanın biraz karanlık bir versiyonu iken, Hıristiyanlıkla birlikte bir cennet tasavvuru doğdu.
Öyle ya, bugün hayal bile edemeyeceğimiz vahşi koşullarda yaşayıp ölen “en alttakilere” ölümden sonrası için umut vermek gerekiyordu.
Ne var ki bir süre sonra bu, yoksullara yetmemeye başladı. Zira bu dünyada kendileri cehennemi yaşarken “birileri” cennetin tadını çıkartıyordu. Öteki dünyada adaletin sağlanması için o “birileri” açlığı, soğuk ya da yakıcı sıcağı, derin üzüntüyü.. Yani kendisinin tecrübelerini tatmalıydı. Kendisi için ödül yetmezdi.. “Ötekiler” için de ceza olmalı ki yürekler soğusun.
Aradan geçmiş kaç yüzyıl.. Sarıklı sakallı efendilerin yoksullara sunduğu formül aynı. Cennette en güzel köşe onlara ayrılacak. Kötü zenginler de cehennemi boylayacak.
*. *. *
Hıyar fiyatından başladık, devam edelim.
Yemeyeceksiniz.
Et, tavuk, peynir de yemeyeceksiniz.
Pek sayın AKP’li hanımların beylerin sandığı gibi artık 3-5 TL olmadığı için simit de yemeyeceksiniz.
Tabii yiyemediğiniz için isyan da etmeyeceksiniz.
İsyan ederseniz cennete gidemezsiniz. Gidemeyince de yeni büluğa ermiş bakire cariyelerden mahrum kalırsınız.
*. *. *
İroniye gerek yok, değil mi!
Erdoğan 20 küsur yıldır memleketin başında. Hala tüm sorunların nedeninin CHP olduğunu söylüyor.
Aklını nerelere sakladığını merak ettiğim Fuat Uğur, dünkü yazısında “Ekrem İmamoğlu’nun kazanması tamamen seçim hırsızlığı sonucuydu” diyebiliyor.
Yargısı, medyası, akademyası, polisi ile memleket avucunun içinde. Ama Erdoğan, CHP’nin Türkiye’yi mahvetmesine engel olamıyor!
Yine CHP ve İmamoğlu memleketin en büyük kenti ve Erdoğan’ın gözbebeği İstanbul’u alıyor. Ellerindeki onca imkana rağmen Erdoğan ve adamları bunu ortaya çıkartamıyor. Delilleriyle yargıya taşıyıp sonuç alamıyor!
Zavallı hıyar ne yapsın!
*. *. *
BİTİRİRKEN BİRKAÇ NOT:
* Cehennemin Tarihi’ni merak ettiyseniz, tam da bu isimdeki kitabı okumanızı öneririm. Kırmızı Kedi Yayınları’ndan Georges Minois imzalı yapıt uykunuzu kaçırabilir. Ama aklınıza iyi gelecektir.
* Yazıyı noktalayacakken haber geldi. Erzincan İliç’teki altın madeninde toprak kayması meydana geldi. Siyanür ve sülfürik asit dağları işçilerin üzerine çöktü.
* Hepimizin vergileriyle yayın yapan, binlerce kişinin çalıştığı TRT’nin 3. Kanalında saat 17.00 bülteninde haberler şu sırayla verildi: Erdoğan Gazze için dedi ki.. Erdoğan Mısır’a gidiyor.. Antalya’da sel felaketi.. Bahçeli CHP’ye verdi veriştirdi.. Gürsel Tekin CHP’den istifa etti.. Muharrem İnce de CHP’nin belediye başkan adaylarını belirleme politikasını eleştirdi. İliç faciası mı? Televizyonların, internet sitelerinin en az bir saattir verdiği haber, Türkiye’nin en yaygın haber alma kaynağına sahip TRT’ye ulaşamamıştı.